24 Eylül 2011 Cumartesi

Böğürtlen Zamanı;

gün ağarır birazdan..
gecenin en koyusundayız henüz..
umut var..
ağzımda böğürtlen tadı..
kalbimdesin ey yar..
siyah gelinliğin ve başucumda senin resmin..
o kadar mı oldu sensizliğim..
zamanı  tek kerteye indirmişim..
ve oraya sıkışmışım..
ne yapayım bir o zaman dilimindeydik birlikte..
ne güzel bir zaman dilimiydi kendimce..
yaramaz bir çocuğun elindeki  hortumuyla yoldan geçenleri ıslatması gibi
afacan bir ruha bürünürdüm senleyken..
çocuk musun derdin kaşlarını hafif kaldırıp..
dudağını büzerdin ve bir çocukla birlikte olamam der gibi şaşkın şaşkın bakakalırdın yüzüme..
ben senin çocuğunum derdim..
senin çocuğun..
büyüteceksin avuçlarında..
sıkılırdın ve arkadaşlarının yanına varıp şikayet ederdin..
seviyorum ama çocuksu tavırları hiç hoşuma gitmiyor derdin..
başka yerlerde böyle değilim bir senin yanında çember çevirip, ip oynayasım var derdim..
kırılma numarası yapar işimle meşgul numarasına yatardım..
gelirdin yanıma, bir hanımefendi olgunluğunda öğüt verir, gönlümü alırdın..
yeni temizlenmiş halının üstüne çikolatalı sütü dökmüş mahcup bir edayla gözlerine bakamadan ellerini tutardım ilk..
ve onlara küçük buseler kondururdum..
bak bu hoşuna giderdi..
bu kez de senin çocukluğun başlardı..
onu bunu çekiştirmeye..
bu kadınların dedikodu ruhu yok muydu?
Ne var ki o kadar güzel yapıyordun ki..
kızamazdım sana..
şimdi sen yoksun..
ve ben o zaman dilimindeyim halen..
kokun var orda..
böğürtlen kokusu..

T.R. Karabandoğlu-böğürtlen zamanı aşkları-1

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder